Birlikte Dünya Değişir !

İHH İnsani Yardım Vakfı, gönüllülerinin desteği ile yaklaşık 20 yıldır 5 kıtaya iyilik taşıyor; insani yardımı dünyanın 120 ülkesine ulaştırıyor.

“…Bir toplum sahip olduğu güzel değerleri kötü yönde değiştirmedikçe Allah da o toplumun iyi hâlini durduk yere değiştirmez…” (Rad; 13/11)

Ramazan çalışmaları hakkında bilgi için Tıklayınız


SIK SORULANLAR

  • Zekât kimlere verilir?
  • Bir Müslüman’ın zekât vermekle yükümlü olabilmesi için ne kadar serveti olmalıdır?
  • Zekât, bizim ulaşamayacağımız yerlerdeki yoksul insanlara yardım kuruluşları vasıtasıyla ulaştırılabilir mi?
  • Çalıştırdığımız işçilerden geçim sıkıntısı çekenlere de zekâtımızdan veriyoruz; bunda bir sakınca var mıdır?
    Devamı İçin Tıklayınız

<$B25 Ağustos 2010 Çarşamba2>
<$BŞANLIURFA - SİVEREK

<$B

SİVEREK

Urfa'nın ilçesi Siverek'teyiz. Siverek küçük ve fazla gelişmemiş bir ilçe. Kalesi, Paşa Konağı ve Şeytan Sokağı var dediler. Bizde koyulduk kale yoluna. Kaleye geldik dediler, bizde hani kale dedik. Meğer kalenin çok ufak bir kısmı kalmış. Tepeden Siverek'i görüp çarşıya girdik. Bazen çekim yaptık, bazen esnafla muhabbet ettik, hatta demir bile dövdük. İftar vaktinin yaklaşması ile zorunlu olarak gezici aşevimizin yanına döndük. Siverek Belediye Başkanı Ali Murat Bucak'ın da katılımı ile 1500 kişilik iftar verdik.


ŞANLIURFA

Daha önce Diyarbakır'ın gittiğimiz en büyük şehir olduğunu söylemiştim. Bu hala geçerliliğini koruyor. Ama hayat Şanlıurfa'da. Urfa capcanlı bir şehir. Şehre girdiğimiz gibi yorgunluğumuza aldırmadan otel yerine Balıklıgöle gittik. Hakikaten bahsedildiği kadar güzelmiş. Gece yarısı mükemmel bir havada Balıklıgölden ayrılmaya sabahı düşünerek ikna olduk. Sabah saat 10 civarı otelden çıktığımız gibi Suriye'den gelen sıcak hava dalgasının etkisine girdik. Gezici aşevimizin park halinde bulunduğu Hz. Eyyüb a.s.'ın makamına geldik. Ziyaretimizi yapıp kendimizi camiye zor attık. Tekrar Balıklıgöle geçtikten sonra Hz. İbrahim a.s'ın ateşe atıldığı rivayet edilen mancınıkların bulunduğu kaleye yöneldik. Sıcak altında nefes nefese kalarak zirveye ulaştık. Urfa'ya tepeden şöyle bir bir bakıp başımıza güneş geçmeden aşağı inme telaşına girdik. Urfa'nın tarihi evleri bile bizi o güneşin altında durmaya ikna edemedi. Aşağıya fi tarihinde dağın içini oyarak yapılmış bir tünelden indik. Tünelden çıkınca sıcağın ve yorgunluğun etkisi ile çok istememize rağmen daha fazla gezmekten vazgeçtik. Ve gezici aşevimizin yanına giderek iftarı beklemeye başladık. Bu arada yetim giyindirme, kırtasiye yardımı ve Ramazan kumanya yardımı gerçekleştirildi. Şanlıurfa milletvekili Müfit Yetkin, Şanlıurfa Ak Parti il başkanı Ahmet Düşünür ve STK başkanlarının da katılımı ile 2500 kişilik iftar yemeği verildi. Yorucu bir gün sonunda bir saat çay molası verip yine düştük yollara. Nemrut'uyla, Menzil'iyle Adıyaman'a...

<$B23 Ağustos 2010 Pazartesi2>
<$BDİYARBAKIR

<$B

Seyyidlerin şehri Siirt'ten peygamberlerin şehri Diyarbakır'a geldik. Diyarbakır şimdiye kadar gezici aşevimizin durduğu en büyük şehir. Başkanımız Bülent Yıldırım, başkan yardımcımız Osman Atalay, gönüllü koordinatörümüz Demet Tezcan ve bölge koordinatörümüz Selahaddin Özer'inde katılımı ile 2500 kişilik iftar verildi. 
İftar öncesinde Mavi Marmara şehitlerimizden Diyarbakırlı Ali Haydar Bengi'nin kabrini ve ailesini ziyaret ettik. Şehidimizin evinden peygamber kabirlerine geçtik. 


Bu sayede Diyarbakır ve çevresini de görme imkanı bulduk. Bir sonraki durağımız Siverek'in yakın olmasından dolayı gece yola çıkmadık. 

Ramazan'ın başından beri yollarda olan ekibimiz için biraz da olsa dinlenme imkanı oldu. Sahurdan sonra Ulu Cami'ye gidip önce mukabele dinleyip sonra sabah namazını kılmak ise çok keyifli idi. Diyarbakır Ulu Cami görülesi yerlerden biri. Sabah saat 10'da yine düştük yollara. Bugünkü durağımız Şanlıurfa'nın ilçesi Siverek.

<$BEvliyalar Şehri Siirt'teyiz

<$B

Siirt yolundayız. 
Veysel Karani Hazretlerinin türbesinin bulunduğu Ziyaret ilçesinde sahurumuzu yapıp türbeyi ziyaret ettik. Çevreden duyduğumuz zazaca ilahilerin tınısı farsçaya benziyordu. İlk başta ağıt olduklarını düşündüğüm ilahi seslerinin Ramazan geceleri camilerden yükselmesi adetmiş buralarda. 
Siirt'i gezmeden dışarı çıkıp Tillo'ya gittik. İsmail Fakirullah ve meteoroloji üstadı İbrahim Hakkı Hazretlerini ziyaret edip üstadın harç kullanmadan yaptığı kaleyi gezdik. Muhteşem manzarayı seyredip Siirt'e döndük. İlk olarak Ulu Cami'ye gittik. Tadilatta olduğu için dışarıdan bakmakla yetindik. Daracık sokaklarda Seyyid türbeleri arasında yürüdük. Kah amcalarla sohbet ettik, kah türküler dinledik. Arkamda çocuk ordusu ile sokak sokak gezerken elimdeki kamerayı gören teyzelerin kimi kapının önünden eve kaçıştı, kimi penceresinden kafasını çekip perdesini kapattı. Kameranın kapalı olduğunu söylesem de kar etmedi. Arkamızdaki çocukları atlattıktan sonra çarşıya doğru yöneldik. Önce çiğ köfteci, sonra dokumacı, derken ayakkabı tamircisi, üstüne berber, seyyar satıcılar kısaca bilimum esnaf, sanatkar ve zanaatkar ile sohbet etme imkanı bulduk. Yolda İHH tanıtım standına uğradığımızda iftara bir saat kaldığını fark ettik. Uğradığımız diğer şehirlerden farklı olarak Siirtliler yer sofraları kurmuşlardı. Göze hoş gelen bir görüntü oluşmuştu. İftar yemeğinin Mavi Marmara şehitlerimizden Siirtli İbrahim Bilgen ağabeyimizin anısına veriliyor olması ise güne farklı bir anlam katıyordu. Siirt milletvekilleri Afif Demirkıran, Yılmaz Helvacıoğlu ve Siirt Müftüsü Faruk Arvas'ın da katılımı ile 1000 kişilik iftar yemeği verildi. Katılımın yüksek olmasından ötürü bazı misafirlerimize ve İHH ekibinin bir kısmına yemek yetmedi. Biz bir şekilde karnımızı doyurduk hamdolsun. İftardan sonra çaylarımızı yudumlarken seneye Siirt'te 1500 kişilik iftar yemeği vermeyi kararlaştırıp yine yollara koyulduk. 

Yeni rotamız Diyarbakır.

Muhammet Abdülgafur ŞAHİN

<$B21 Ağustos 2010 Cumartesi2>
<$BBingöl

<$B

Bingöl yolunda yolumuz Muş'a uğradı. Burası Muş'tur, yolu yokuştur diyenlerin doğru söylemediklerini zaten biliyorduk ama gözlerimizle görmüş olduk. Muş'ta yokuş mokuş yok. Madem konuya girdik, bilmeyenler için belirtelim. Türkünün aslında Muş değil Huş geçiyor. Bu arada ben gün ve tarih algımı kaybetmişim Cuma namazına giderken ne ara günler geçti de cumaya geldiğimizi düşündüm. Programımızın yoğunluğuna kaptırmışız kendimizi. Cuma namazını müteakip aldım elime kamerayı ve düştük yollara. Yanık sesleri ile Bingöl sevti mejdum mane, megri megri daye megri diye şakıyan çocuklarla biraz vakit geçirdikten sonra biraz da amcalarla muhabbet edelim diye bir kahvehaneye uğradık ve yine hoş insanlarla karşılaştık.

Yine iftar vakti geldi çattı. Bingöl Valisi İrfan Balkanlıoğlu iftardan önce bizi ziyaret edip ayrıldı. Bugün gezici aşevimizde Bingöl milletvekili Yusuf Coşkun ve Bingöl Belediye Başkanının katılımı ile 1500 Bingöllü iftar etti. İftardan sonra Bingöllülerin çay davetlerine icabet etmeye çalıştık. Ne kadar çalışsak ta çoğunu reddetmek zorunda kaldık. Çünkü hiçbir şey yeyip içecek halimiz kalmamıştı.

Notlar:
1. Bingöl'de Ramazan süresince ne açık bir lokanta bulabilirsiniz ne de bir
şeyler yeyip içen insan.
2. Yiyecek zamanımız olmasa da etrafta çok tatlıcı olması dikkatimi çekti.
3. Her gece yollarda olmanın bir avantajı: Aydaki değişimi günbegün
gözlemleyebiliyorum.

Ve yine yoldayız. Bir sonraki durağımız Siirt...

Muhammet Abdülgafur ŞAHİN

<$B20 Ağustos 2010 Cuma2>
<$BTatvan

<$B

Adetimiz üzre yine gece koyulduk yola. İki askeri kontrol noktasından geçtikten sonra Tatvan'a salimen ulaştık. Sahurumuzu yapıp istırahate çekildik. Öğleden sonra Tatvan sokaklarında bir gezip seyrettik bu yüksek dağlarla kaplı ilçeyi. Doğunun hep bahsedilen sıcak ve mütebessim yüzleri ile karşılaştık. Tatvan'ı tepeden görmek isteyince yolu dağların virajlı yollarına koyulduk. Bölge halkının deniz dediği Van gölünün kıyısına kurulmuş güzel bir şehir edası gördüm Tatvan'da. Şehir dediğime bakmayın Tatvan aslında bir ilçe. Ama bağlı olduğu Bitlis'ten daha büyük bir ilçe. Bir de şehre sırtımızı döndük ki dağın tepesinde iki göl var daha buharlı bacalar, buzlu mağara varmış ama iftar beklemez ki...

İftar vereceğimiz alana döndük ki ne görelim? Tatvanlı genç İHH gönüllüleri sadece masaları kurmakla kalmamış, 1500 kişiye sofra kurmuşlar. İftar vakti yaklaşınca seri bir şekilde tüm misafirlere masaya yemek servisi yaptılar. Sofralarımız yine bereketli oldu ve kimse aç kalmadı. İftardan sonra çay ve yol hazırlıkları...

Bugün Tatvan'da iftarımızın yanında yetim giydirme ve Ramazan kumanyası dağıtımı yapıldı.

Velhasılı kelam yine yollardayız rotamız Bingöl...

Muhammet Abdülgafur ŞAHİN

<$IRamazan Günlüğü tarafından gönderildi<$B06:47>   <$I0 Yorumpan>

<$B19 Ağustos 2010 Perşembe2>
<$BGezici Aşevi ile Van şehrindeyiz

<$B

Saat sabah dokuzda yola koyulduk. Keyifli bir yolculuk ile Erzurum ve Ağrı'ya da uğrayarak Van'a ulaştık. Hakkari başta olmak üzere komşu illerden yoğun bir şekilde göç alan Van, kontrolsüz bir şekilde büyümenin sancısını yaşıyor. Bina yapalım derken şehir merkezinde park alanı bırakmak bile aklına gelmemiş kimsenin. Betonlaşmaktan kurtulabilmiş iki küçük park ise kelimenin tam anlamı ile ana baba günü. Şehrin pek çok yerinde ise yol çalışmaları var. Van'ın tozunu da yutmuş olduk böylece. Öğleden sonra kısa bir şehir merkezi turu attık. Ardından Van Kalesi, antik şehir ve sahile küçük bir tur yaptık. Döndüğümüz ustalarımız 1800 kişilik iftar yemeğini hazırlamışlardı. Hatta yemek için insanlar sıraya girmeye başlamışlardı. Her ilde olduğu gibi Van'da da ne yaptığımız yemek arttı nede iftarını açmamış bir kimse kaldı şükürler olsun. İftar sonrası ekip olarak çay molası verdik ve ardından yol hazırlıklarına başladık. Muhabbet etme imkanı bulduğumuz gençlerden pek çoğu İHH gönüllüsü olmak istediklerini belirttiler. Ve yola çıkma zamanı geldiğinde Vanlı kardeşlerimiz bizi sevgi gösterileri ile uğurladılar.

Bir sonraki durak Tatvan...

Etiketler: , , ,